Kozmik Korku ya da Brad Pitt’in Paranoyaya Kapıldığı Gün

Yazan: Christian Lollike
Çeviren: Leyla Tamer
Yöneten: Kemal Aydoğan
Sahne Tasarımı: Bengi Günay
Işık Tasarımı: İrfan Varlı
Afiş Tasarımı: İlknur Alparslan
Oyun Fotoğrafı: Orçun Kaya
Oyuncular: Efsane Odağ Yıldız, Hakan Can Kargidanoğlu, Efe Taşdelen
Asistanlar: Mesut Karakulak, Sevda Yeliz Nar, Eren Evren
Stajyer: Doğa Altun, Asrın Şendil, Burak Nehir Çakıcıoğlu, Bilge Az

Prova Notları

03.02.2025

*SENİ KURTARACAĞIZ, PLANET EARTH!*

Tiyatronun gerçekleşmesi üzerine herkesin içindeki yüksek istek ve enerji ile önce tanışıyor ve ardından masa başında okuma provasıyla stüdyoda süreci başlatıyoruz!

Amacımız dünyayı kurtarmak,

fakat,

“Hayatla çok dalga geçiyoruz ve hiç ciddi olamıyoruz”

Dünyamız gün geçtikçe artan mühim toplumsal olaylar ve krizlerle bir tam turunu tamamlarken bizler bir şeyler yapmak istiyoruz. Peki nasıl başlayacağız? İlk olarak bir sorun seçelim. Hangisi olsun? Tükenen doğal kaynaklar mı? Yok edilmek üzere olan ozon tabakası mı? Eriyen buzullar mı? Sera-cehennemi mi? Hızla artan dünya nüf… durun bir saniye sonu gelmeyen felaketleri sıralarken biraz korkmuş olabilirsiniz. Ama şimdi bunların üzerine elimizi taşın altına koymazsak o halde “ne zaman koymalıydık!?” Evet maalesef koyacağız diyemiyorum. Çünkü çoktan geç kaldık. Gezegenin hali çok korkutucu… Artık adeta bir canavara dönüşmüş bu sorunlara kapıyı hep bir açıyoruz bir kapatıyoruz böylece.

Özellikle de kapımızdaki en korkunç canavar olan iklim krizleri ile dolu gezegenimizde, dünya ile bağlantılı tüm tehlikeler ya sonradan göz önüne alınır ya da çoğu durumda tamamen görmezden gelinir oldu. Bu işleyişe mantıklı bir yoldan karşı çıkarak bir kahraman olmak istediğimiz de ise ve ardından riskler söz konusu olunca karanlıkta el yordamıyla adım atıp risklerin öngörülemez çıkışları karşısında büyük şoklar yaşayıp dehşete düşmemek için yani paranoyaya kapılmak istemediğimiz için bir anlığına “dalga geçilecek durumda olan bir dünya için niye bu kadar ciddi olalım?” Düşüncesine sahip olmak da bizi yine kaçış rampasına götürecek sanacağız ama maalesef belki de bu rampayı da mı kaçırdık… Kapımızda gerçek bir canavar beklerken vaktinde uyanabilecek miyiz? Ya da ne zaman uyanmalıydık…

Olamaz, kozmik korkuya kapıldık!

04.02.2025

“DÜNYA, SEN NELER YAŞADIN?”

Hareket vakti. Hakan’ın liderliğinde, toplamda 9 hafta sürecek olan oyun süreci için vücutlarımıza bir saati aşkın süren nefes ve bedenin aynı anda çalıştığı temellerinin (ilerleyen günlerde ayrıntı vereceğim) sağlam tekniklerin temrinleriyle dolu olduğu bir ısınmayla ikinci günümüze başlıyoruz.

Bugün oyunculardan 1970’den başlayarak 10’ar yıllık dilimler halinde dünyadaki önemli toplumsal olaylardan, ekonomik olaylardan ve kültürel sanat ile ilgili olaylardan derledikler araştırmaları konuştuk. Oyunun aklını anlamak istiyorsak metnin yazıldığı yıla kadar yani 2008’e kadar ne yaşanmış bilmemiz gerekli! O kadar fazla inanılmaz olaylar olmuş ki duymalısınız! Devrimler, kadın hakları hareketleri, petrol krizleri, salgın hastalıklar, Amerikan borsasının dünyayı etkilemesi gibi kültürünün etkilediği sonuçlar, barışçıl eylemlerin hüsran sonuçları, hükümet skandalları, yıkılan duvarlar,  savaşlar ve daha gittikçe birbirini doğuran birçok olay. Bunları tartışırken kronolojik ilerledik ama oyun bundan uzak! Düz çizgisel yaklaşımdan kaçan bir oyun…

Pekala, oyundaki kişilerimiz nasıl yaşadı veya yaşıyorlar? Onların aklı nasıl? Bu varlıkların dünyayla ilişkisi nasıl? Gerçekler mi? Öyleyse hangi anlamda gerçek olabilirler? Yoksa birbirlerine karşı samimiyet zehirlenmesi yaşayan, postmodern dünyanın aygıtı olmuş 3 tipten ibaret gibi duran bir hayat talep etmeyen yalnız söylem içinde olan her seferinde postmodernizme varan karakterleri ile dolu bir akıldalar mı? Biz de sizin gibi öğrenmek için can atıyoruz! Yarın görüşmek üzere.

05.02.2025

‘KIYAMET, ÖRTÜNÜN KALDIRILMASI DEMEK’

Selam kozmoslu dost! Bugün Chevkov’un temrinleriyle tanışıyoruz ,fiil ve niteliklerden konuştuğumuz ardından bu teknikle ilk ısınmamızı yaptığımız ama henüz avcıyken mühayyil avı yakalayamadığımız ısınmayla provaya başlıyoruz ve ardından stüdyoya geçiyoruz.

örtüyü kaldırsak mı?

Hep beraber geleceği yarattık, ama nasıl bir gelecek yarattığımızı düşünmeye zahmet etmedik. Ve işte şimdi onunla karşı karşıyayız! Postmodern zihinleriniz böyle demiyor mu? Öyleyse zahmet ediyor gibi duruyor olabilir. Kıyametin imgesel tablosuyla karşılaştığımız an orada biraz kalabilir ve hemen geçemeyebiliriz. İyimser olmayan bir umut besleyelim o halde. Ve bunları sabah akşam aklımıza getirelim. Dünya’da farkına varan ilk ve tek kişi gibi söyleyelim bunları çevremize. Akla ihtiyacımız olacağından, eğitmek isteyelim kendimizi! Uyandığımızı düşündüğümüzden coşkulanalım! Bir trende seyahat eden yolcular gibi bir vagondan diğer vagona geçmeye çalışıp anlatalım bunları. Kapısında ‘dünya tarihini oluşturan devrim’ yazısı olan lokomotife vardığımız anda imdat frenine asılan kişiler olalım. Ya da formu hakikatle olumsuzlaştıralım örtüyü kaldıralım ve kıyametle karşılaşalım…

06.02.2025

“FLORENCE-NİGHTİNGALE”

Dışarda kar geçişleri olan nadir bir soğuk sabaha karşı sahnede ısınmakla çare bulduk. Küresel ısınmaya da çare bulabilir miydik acaba..?  Bulunsaydı belki de Moda’ya kar yağabilirdi… Ya da Sibirya’da, küresel ısınmadan dolayı buz tutan topraklar erimez ve eski virüsler ortaya çıkmazdı. Avrupa’ya sıcak hava dalgası gelmez, 70 bin insan ölmezdi. Rusya’ya bir başka sıcak hava dalgası hiç gelemez ve orman yangınlarından, aşırı sıcaklıktan ve kuraklıktan 55 bin kişi ölmezdi…
‘Karşıdakinin bakışına duyguyla değil. Akılla bakmak gerek’
Partnerinize ‘Böyle kırık da bakma, beni daha da ağlatma’ dediğiniz oluyorsa ve yine de bu gizemli ve umutsuz halini, sizi var olduğunuza inandıran bir sebep olarak mı görüyorsunuz?
“Florence Nightingale” sendromu yaşıyor olabilir misiniz? İlişkiniz nasıl gidiyor? Sağlıklı bir ilişki mi? Yoksa sağlıksız mı? Eğer ikincisiyse, ortada bir hastalık var ve size bir hemşire gerekiyor olmalı. Tedaviye başlayalım o halde. Ama önce, hemşirenin birincil fonksiyonu olarak, sizin yani hastanın iyileşmesini arttırmak için sağlık ve hastalığı etkileyen fiziksel ve sosyal faktörleri yönetmesine izin vermeniz gerek. Hemşire ve hastamız anlaştıysa kurduğumuz dünyada oynamaya başlayalım. Biraz melankoli olsun ve umutsuz anlar. Bazen hasta, hemşiresine ‘benden sıkıldın biliyorum ben de kendimden sıkıldım…’ gibi cümleler kurup gözleri kısıp mahmur bakış atsın. Hemşiremiz de aklın ikincil, duygunun ön planda olduğu haliyle hastayı yine iyileştirmek için haz yaşasın. Şimdi de baştaki soru mu bir de şöyle sorayım. Siz sağlıklı mısınız? Yoksa, birer hasta veya hemşire misiniz..?

07.02.2025

“             OL               RU   “

  DOĞ  “doğrusal olmayan”   YAN

“         SAL           MA         “

 Prova takvimimizin aksine, hayatta bazen belli bir örüntüde olmadan gerçekleşen olaylar, mekanlar ve anlatılarla karşılaşabiliriz. Mesela diyelim ki bir evin bahçesinde olan partiye davet edildik. Havuzun kenarından diğere kenara yürüyene kadar. Bir konuşma duyuyoruz, önünü sonunu duymuyoruz. Sonra başka bir konuşma duyuyoruz. Bir yandan garson şampanya kadehi uzatıyor ve ona ‘hayır, teşekkürler. Ben şampanya içmem.’ Diyerek devam ediyorsunuz. Sonra, şu kişiler az önce duyduğunuz konuşmanın devamını mı konuşuyorlar diyorsunuz? Sonra başka başka, başka, başka, başka ve başka konuşmaların içine dahil olup çıkıyor ve tekrar dahil oluyorsunuz ama aynı yerde değiller ve sizde değilsiniz, kimdi bu kişiler, baştaki muhabbet mi? Yok, hayır. Havuzun diğer tarafına sonunda geldik ama kimle konuştum? Ne konuştular? Onlar ne sormuştu? Bunlar şu konudan bahseden kişiler mi..!?

Non-linear bir atmosferin tam olarak içindeyiz şu an ve doğru çözümleme isteği ile pratik yapmamız gerekiyor.

Eminim, Brad Pitt, olsaydık bu durumun üstesinden rahatça gelirdik. Bu yüzden tıpkı dünyayı kurtarabilecek güce sahip olduğunu düşündüğümüz Brad’e, böyle bir durumda da ihtiyacımız olabilir.

Kozmoslular, doğrusal ilerlemeyen durumları çözmekte ve hatta izlemekte hepimize başarılar!