Eve Dönüşler

“Doğumun berbat bir olaydı.
Evet, hatırlamadığım için, affet beni.”

Oğulları Gustav’ın kaybolmasıyla birlikte onun öldüğüne inanan anne ve baba, bir gün oğulları Gustav’ın geri dönüşü ile hayatlarının artık normale döndüğüne inanmaya başlarlar.

Yazan: Fredrik Brattberg
Çeviren: Ferdi Çetin
Yöneten: Kemal Aydoğan
Sahne tasarımı: Bengi Günay
Işık tasarımı: İrfan Varlı
Müzik: Dengin Ceyhan
Oynayanlar:
Nalan Kuruçim
Caner Cindoruk
Alper Şimşek

PROVA NOTLARI

06.09.2022

günaydınn,

Eve Dönüşler’in prova sürecinin ikinci yarısına gelmiş bulunmaktayız. Öncelikle ilk iki haftayı özetleyelim. Temmuz ortası güzel bir okuma provasıyla başladık Eve Dönüşler’e. Oyun üzerine uzun uzun konuştuk, sabahları kahvemizi içip Chekov tekniği ile bir güzel ısındık; hareketin potansiyelini, akışkanlığı-keskinliği uzun uzun araştırdık. Üstüne sahneleri çalışmaya başladık, komedi oyunu olunca provada tutamadığımız kahkahalarımızla birlikte iki hafta dolu dolu çalıştık.

 

Yaklaşık bir aylık aramız 5 Eylül haftasında son buldu, güzel bir sonbahar günü eve döndük, havanın ve bulutların müthiş olduğu serin bir sabahta, saatler 11.00’i gösterirken Büyük Salon’a giriş yaptık. Sevgili Yasin Yürekli ile önceki günün ısınması üzerine sohbet ederek provaya başladık. Hemen ardından bugünkü ısınmamız için alana geçildi. Temmuz ayında kullandığımız Chekov tekniği yerine Clown ile ısınıyoruz bu sefer. Hareket ederken vücudumuzda olan biteni anlamaya çalışıyoruz, nesnelere ve dünyaya ilk kez görüyormuş gibi bakıyoruz, oyun ve enerji seviyeleri arasındaki bağı anlamaya çalışıyoruz, keyifli bir prova oluyor. Yasin’in suluğunu ısınmada az kalsın feda ediyorduk fakat sanat uğrunda her şey olabilir diyor, ısınmanın ardından minik bir çay molası veriyoruz. 13.20’de salona girip ilk dört sahneyi çalışıyoruz. Bol kahkahalı provaları ne özlemişiz! Sahneleri şöyle bir akıttıktan sonra oyun süresi üzerine Caner ve K.A.’nın okuma provasında girdiği iddia geliyor aklımıza. Kim alır üzerine çıkarımlar yapıyoruz. Rekabet sürüyor, bahisler açık, kazananı öğrenmek için notları takipte kalınız efenim.

 

15.00’te bugünlük paydos diyor, yemek yiyip günü kapatıyoruz.

Görüşmek üzere!

ayşe sinem

 

07.09.2022

selamlar,

Bu sabah İstanbul’da yine serin ve çok güzel bir hava var-sonbaharı çok seven biri olarak tüm notlarda havanın güzelliğine dikkat çekeceğim-. Saatler 11.20’yi gösterirken salona girip ısınmaya başlıyoruz. Isınma egzersizlerimiz çok keyifli geçiyor, doğru bir fiziksel hafıza inşa etmeye çalışıyoruz. Bedenimizin analizini yapabilmeyi keşfediyoruz; bedenimiz nesneyle, doğayla etkileşime geçtiğinde nasıl reaksiyon veriyor üzerine bir bakış ve analiz geliştirmeye çalışıyoruz.

 

Isınmada geçen bir terim: mim, hareketi içinde barındıran her şey

 

Biraz çalıştıktan sonra bu üç günün etkileri üzerine konuşuyoruz, daha akışkan ve daha özgür hissettiklerini vurguluyor Alper, Caner ve Nalan. Bugün diğer günlere ek olarak clown burnu taktık, bu en küçük maske olarak da nitelendirilebilen bir şey. Aynı zamanda gündelik dışı ve ısınmalarda sürekli vurgulanan “aptal olma hali”ne ve absürtlüğe yaklaştıran bir araç. Rasyonel aklımızla, performansa dair ne olduğumuza ya da ne olabileceğimize dair bir fikir yürütebiliyoruz fakat burada o rasyonelliğin yarattığı sınırları aşmaya ve keşfetmeye çabalıyoruz, diyor Yasin. Biraz daha çalıştıktan sonra ısınmanın en keyifli yerlerinden birine geliyoruz: Oyuncular burunlarıyla birlikte bize numaralarını gösteriyor. Caner elindeki sigarayı kaybediyor, Alper eliyle dokunmadan dudağını çekiyor, Nalan da numarasızlık üzerine bir clown’ın kendi olma halini gösteriyor bize. Böyle güzel bir kapanış yapıp minik bir araya çıkıyoruz. 13.20’de salona tekrar giriş yapıyoruz. Önceki gün çalıştığımız yerlerin üstünden geçip beşinci ve altıncı sahneye yoğunlaşıyoruz. Oyunun komedisini çıkaran unsurlardan birinin eylemi geciktirmek olduğunu vurguluyor K.A. Isınmada bahsettiğimiz aptal olma haline benzer bir hava hâkim oyunda. Sürekli eylemi söylemek fakat aksiyona geçememek var, Beckett benzeri bir durum aslında. Beşinci ve altıncı sahneyi çalıştıktan sonra provayı sonlandırıyor, yemeğe çıkıp günü kapatıyoruz.

Görüşmek üzere,

ayşe sinem

 

08.09.2022

merhabalar,

Saat 11.00, ben evdeyim çünkü bu akşam Hayat Seni Çok Seviyorum prömiyeri vaaağğr! Orada da çalıştığım için bugünlük Eve Dönüşler’e gitmedim, bu yüzden bu prova notu tahminlerden oluşacak. Şimdii, saat 11 dedik. Herhalde büyük salona giriş yapılmış, ısınma için hazırlanılıyordur. Isınmada kesin düne göre daha çok eğlenilmiştir, oranın keyfi artarak ilerliyor çünkü. Mini bir çay-kahve molasının ardından çalışılmaya başlanmıştır. Muhtemelen 7. ve 8. sahneler üzerinde durulmuştur. K.A. her zamanki gibi enerjiktir, Alper ısınmayla prova arasında şahane müzikler açıp herkesi dinlendiriyordur. Öğle yemeği saati geldiğinde provayı bitirip önce yemeğe, ardından da akşamki prömiyeri izlemek için tiyatroya geçiliyordur. Ben de tam bu noktada ekibe dahil oluyorumdur.

 

**Sonradan öğrendiğime göre ısınmada duvara tırmanılmış, bunu kaçırdığıma inanamıyorum. Onun dışında tahminlerim tutmuş, öngörümü tebrik edip notu sonlandırabiliriz diye düşünüyorum.

sevgiler,

ayşe sinem

 

09.09.2022

selamlarr,

Az önce provada tuttuğum notlar yanlışlıkla silindiğinden her şeyi baştan yazıyorum. Bilgisayarda yazı yazarken kaydetmeyi unutmayalım diyip bir kamu spotuyla giriş yapmış oluyorum böylece.

Dün akşam harika bir Hayat Seni Çok Seviyorum prömiyeri geçirdik, fakat duruyor muyuz? Asla. Haftanın son gününde 11.15’te Eve Dönüşler provamız için Büyük Salon’a giriş yapıyoruz. Bireysel hareketlerle vücudumuzu açıyoruz. Ardından çeşitli fiziksel hareketler yapıyoruz; başımızı, omurgamızı, ayaklarımızı, ellerimizi aktifleştiriyoruz. Bugün illüzyon yarattık; illüzyonu kullanarak yumruklar atıldı, tekmeler savruldu, saçlar çekildi, daha neleeer neler yapıldı. Her birinin bir tekniği olduğunu öğreniyoruz, partner olup “şakacıktan” dövüşüyoruz 🙂 Biz bu Clown’ı çok sevdik, ısınma nasıl geçiyor gerçekten anlamıyoruz!

Mini bir ara verip Rock and Roll pt.2 açtıktan sonra minderleri seriyoruz, akrobasi zamanı diyoruz. Amuda kalkıyoruz, illüzyonu kullanarak partnerimizin dizlerine çıkıyoruz, yoruluyor ama bol bol eğlenip gülüyoruz. Isınmanın sonunda Yasin burada yaptığımız egzersizlerin felsefesinden bahsediyor, Clown ile yaşadığımız karşılaşma üzerine konuşmaya başlıyoruz. Oyuncuların bu bir haftaya dair düşünceleri ise bu egzersizlerin çok özgürleştirici olduğu yönünde. Ayrıca, Eve Dönüşler’in içindeki o aptal ve absürt havaya clown çalışmasının çok katkı sağladığının altını çiziyorlar. Bunun yanında, harekette yaratılan illüzyonun da oyun için faydalı olduğu yorumu geliyor. Yasin’e teşekkür ediyor, molaya çıkıyoruz. Çıkar çıkmaz taze demlenmiş kahve kokusunu alınca birer kahve içip 13.35’te sahneye dönüyoruz.

Sahneye döndüğümüzde önceki akşam gerçekleşen Hayat Seni Çok Seviyorum prömiyeri üzerine biraz konuşuyoruz, ardından süre tutarak tek bir akış alıp provayı sonlandırıyoruz. Tuttuğumuz süreye göre Caner iddiayı kazanacak gibi ama ilerleyen günlerde oyun detaylandıkça anlayacağız onu 🙂 15.00’te provayı sonlandırıp yemeğe çıkıyoruz, günü ve haftayı sonlandırıyoruz.

sevgiyle kalın efenim,

ayşe sinem

13.09.2022
se-lam-lar!
Yeni haftaya harika başlıyoruz. Sebeplerinden ilki havanın müthiş olması, ikincisi ve en
önemlisi ise dekorumuzun gelmesi. Sabah dekor kurulumu başlıyor, Eve Dönüşler dünyası
yavaş yavaş kurulmaya devam ediyor. Bengi Günay elinden çıkan dekor enerjimizi
yükseltiyor, 13.15’te salona iniyoruz. Kostümler ve dekor detayları üzerine biraz konuşarak
başlıyoruz güne. Ardından ilk iki sahneyi kesmeden alıp hem ısınıp hem dekora alıştıktan
sonra sahneler üzerinde tek tek çalışmaya, sahnelerin trafiklerini çözmeye devam ediyoruz.
Gustav’ın kayboluşlarından birinde babanın anneye karşı sorgulayıcı tavrından ve yine
babanın çocuğun tüm sorumluluğu annedeymiş gibi davranmasından bahsediyor K.A. Anne
bu sorumluluktan ve aslında bir tür şiddetten kaçmak için eylemi ve sözü geciktirmeye
başlıyor, diyor. Oyunun yarısına geldiğimizde bir simit molası verip, 15.10’da yeniden
sahneye geçiyoruz.
Beşinci sahneden itibaren provamıza devam ediyoruz.
“Annenin ‘Gustav sensiz geçen bu dört hafta ne kadar anlamsızdı her şey.’ Cümlesinde
aslında bir günah çıkarma var, Gustav’ın yokluğunun yarattığı imkanlara sevinmiş olmanın
üstünü örtme çabası.”
Replikleri çözümleyerek ilerliyoruz, örneğin bu ailede bir politik doğruculuk olduğundan
bahsediyoruz. Annenin patriyarkaya itiraz edemeyen bir kadın oluşunun, Gustav ile babası
arasındaki ilişkinin, ebeveynlerin oğullarına dair şeyleri hatırlamayışlarının bir çeşit amnezi
olduğunun altını çiziyor K.A. Bunun yanında, oyunun bir sahnesini Hamlet’in bir sahnesine
benzetiyor: “Orada Hamlet diyordu çürümüş diye, burada da anne diyor.” 7 ve 8 sahneleri
birkaç kez alıyoruz, oyunun trafiğinin en yoğun olduğu yer de denebilir, Yasin’in önceki hafta
ısınmada öğrettiği illüzyon tekniklerinden de en çok yararlanılan sahneler bunlar, kendisine
bir kez daha teşekkür edelim buradan. Bir de provadayken dekorun küçük bir kısmı kırıldı,
daha ilk günden, nazar çıktı diyelim.
Eveet, günü 17.00’de bitirdik, hava püfür püfür esiyor, yemeğe çıkıyoruz.
görüşürüz efenim,
ayşe sinem

14.0.2022

günaydınn,
Bugün 12.20’de sahneye giriş yaptık, minik bir hâl hatır faslının ardından oyunu
çözümlemeye devam ederek provaya başladık. Anne-baba-çocuk arasındaki hiyerarşiden
bahsettik, oyun dünyasında her şeyin babadan ve erkekten yana oluşuna değindik. Oyunun
ana temalarından birinin ölü bir burjuva aile olduğundan bahsetti K.A. – buradaki burjuva
kelimesi bir sermaye sınıfı değil kentli anlamında- . Dün politik doğruculuk üzerine
konuşmuştuk, bugün de buna ek olarak anne-babanın içten içe hissettikleriyle dışarı
yansıttıkları şeyin tamamen farklı olmasının bu politik doğrucu tutumun bir göstergesi
olduğundan bahsediyoruz. Anne üzerinde duruyoruz, annenin çalışmıyor oluşu, ev içi emeği,
erkeğe karşı tavrı ve tutumu üzerine konuşuyoruz. Bu hikâyede kimse masum değil fakat
annenin ezildiğinin bilincine varamaması da kasıtlı bir durum değil. Anne hayatını masum
olmamak üzere yaşamıyor, o yalnızca alıştığı hayatı yaşıyor. Aslında üçü de kendi alıştıkları
hayatları yaşıyorlar. Bilerek kötü veya iyi değiller. Anne, baba-erkek tarafından kendine
biçilen görevleri hemen kabulleniyor, bir feminist itirazı yok, burjuva dünyasında olağan bir
hayat yaşıyor ailemiz. Suzy Storck oyunundaki Suzy ile buradaki anneyi karşılaştırıyoruz, bu iki
oyun da benzer bir sosyolojide geçiyor fakat Suzy Storck’ta var olan mekanizmayı sorgulayan
bir bilinç seviyesi var, bu oyundaysa kimse hiçbir şeyin bilincinde değil. İki Kişilik Hırgür
oyununda da benzer bir durum var fakat orada bir savaşa kayıtsızlık var, mermiler evlerine
gelince fark ediyorlar bir şeyleri. Eve Dönüşler’de ise kayıtsızlık hali olağan hayata karşı.
Kendi hayatlarını yaşamaya çalışan anne baba bir çocuğu yok ederek kendilerine alan
açıyorlar, çocuğu yok sayarak yapıyorlar bu işi, yani üç kişiye birden özgürlük kuracak bir
yöntem tasarlayamıyorlar. Bunlardan bahsettikten sonra tekrar anne-baba ilişkisine
dönüyoruz. Anne çocuğunun geri gelmesinden ziyade babanın hayata dönmesini istiyor.
Çünkü anne babasız bir hayat kuramıyor, güçsüzlüğünün farkında değil. Derinlerde bir yerde,
anne çocuğunun gitmesinden haz duyuyor. Çocuk gittikçe annenin arzuları güçleniyor çünkü
yaşamak istediği çocuksuz bir hayat var. Bütün bunlara değinmemizin sebebi aslında
cümlelerin motivasyonlarını bilmek. Günlük hayatımızda bilinçaltı süreçlerimizi fark
edemeyebiliriz ama tiyatroda bir karakterin bilinçaltını konuşabiliriz ve kurabiliriz, diyor K.A.
Buradan hareketle, cümlelerin altını doldurmanın ve doğru motivasyonla söylemenin önemli
olduğunu vurguluyor. Konuşa konuşa ilerliyoruz sahnelerde. Örneğin anne ile baba
arasındaki iletişimsizlikten bahsediyoruz. Hiç kesişmiyorlar, muhabbetleri hiç ortaklaşmıyor,
tek bir an hariç. O anı da oyuna geldiğinizde anlayacaksınız efenim, her şeyi buraya
yazamayız 🙂
14.45’te bir ara verdik, ardından yukarıda bahsi geçen konulara değine değine provamızı
sürdürdük, 17.00’ye kadar oyunun tamamını almış olduk. Provada Gustav karakteri yemek
yedikçe acıktık, günü kapatıp yemeğe çıktık.
görüşmek üzere!
ayşe sinem

 

15.09.2022

merhabaaa,
Bugün günlerden 15 Eylül Perşembe, saat 12.30’da prova için sahneye geçtik. Provaya son
sahneden başladık.
“Babanın çocukluk arkadaşı öldüğünde aile çocuklarına tuttukları yastan daha yoğun bir
yasa giriyor. Çocuklarına yapmadıklarını başkaları için yapıyorlar”
Gustav’ı zombiye benzetiyoruz bugün; zombi kavramının ilk zamanlarına, neyi ve kim temsil
ettiğine dair konuşuyoruz. Bu çağrışımlar üzerine düşünebiliriz diyoruz. Sondan başladık
demiştik, 7 sahnede bir anda ailenin ilk kez politik doğruculuğu bir kenara bırakıp hakiki
tepkiler verdiğini görüyoruz. Yine son sahneyi iki farklı duyguda deniyoruz, birine öfke,
diğerine de sakinlik hâkim. Her ikisinin Gustav ve aile üzerindeki etkilerinden bahsediyor,
bunun üzerine biraz tartışıyoruz. Sinirli tavır grotesk, diğeri ise soğuk ve hayat dışı. İkinci
tavırda çocuğun üstünde baskı kuran travmatik bir davranış biçimi var.
Son sahnenin ardından hemen ilk sahneyi alıyoruz. Sondaki duyguları ve değişimleri bilerek
ilk sahneyi nasıl kurgulamalıyız, neler hissetmeliyiz bunları araştırıyoruz. Sonrasında 14.40’ta
simit molası veriyor, harika çıtır çıtır bir simitle ve çayla (arzuya göre ayranla) güzel havanın
tadını çıkarıp dinleniyoruz. 15.20’de sahneye girip 5 ve 6 Sahneleri çalıştıktan sonraaa akış
alıyoruz. İddia muhabbetinde hala Caner önde.
Tam 17.00’de K.A.’nın dakikliğiyle provayı sonlandırıp yemeğe gidiyoruz.
görüşmek üzere,
ayşe sinem
16.09.2022
merhabaaa,
Haftanın son gününde, saatler 12 iken sahneye indik. Dün bahsini açtığımız zombi
meselesi üzerine konuşmaya başladık.
Aile zaten zombileşmiş, henüz zombiye dönüşmemiş olan çocuklarını da kendilerine
benzetmeye çalışıyorlar. Öte yandan zombiye dönüştürdükleri çocuklarının aileye musallat
oluşu da söz konusu. Aile tam kendi hayatını kurmaya çalışırken çocuk tekrar onların planını
bozuyor bu musallat oluşla. Bir tarafıyla da kapitalist sistemin nasıl bir insan yetiştirmek
istediğini anlayabiliriz bu zombi çağrışımı sayesinde, yaşayan ölüler yetiştirmek istiyor sistem
yaşayan insanlar yerine. Arzular zamanla bir hayale dönüşüyor. Bu anlamıyla da zombilik
aslında bir tür sömürge.
Bunları konuştuktan sonra çocuk kavramına dönüyoruz.
Günümüzde çocuk bir yatırım nesnesi, bir çeşit sömürü nesnesi. Bu sömürüden kurtulmak
içinse çocuğun her türlü ideolojik aygıttan ayrıştırılması gerekir. Eve Dönüşler ailesinde ise
ideolojinin yeniden üretimi söz konusu. Aile ayrıksı, maceraperest birini evde istemiyor;
evcilleşmiş bir canlı istiyor.
Oyunun genel çatısı altında düşünürken bütün bunları da düşünelim istiyoruz. Bu bir büyüme
oyunundan fazlası, ideolojik olarak da güçlü bir oyun var diyor K.A. Oyunun bize negatifi
gösterdiğinin altını çiziyor, seyirciyi bir anlamda kendisiyle yüzleştiriyor bu oyun, diyor.
Özellikle seyirciye konuşulan yerlerde seyirciyi de ortak etmeye çalışıyoruz. Son sahneye
baktıktan sonra küçük bir mola verip Mesut’un getirdiği ekleri yiyoruz, 13.30’da İtalyan bir
akış alıyoruz. Hareket-söz ezberimizin üzerinden geçiyoruz.
Akış bittikten sonra ikinci bir molaya çıkıyoruz, bu sefer misafirlerimizle birlikte provaya
geçiyoruz. Oyunumuzun müziklerini yapan Dengin Ceyhan ve oyunumuzun fotoğraflarını
çeken, aynı zamanda afişimizi tasarlayan Orçun Kaya bizimle.
Gün ilerlerken fotoğraflar çekiliyor, haftanın son akışı alınıyor vee 16.40’ta günü ve haftayı
noktalıyoruz.
Prömiyere biraz daha yaklaşacağımız yeni haftada görüşmek üzere, öptük!
ayşe sinem
19.09.2022
selam,
4 Ekim’e günden güne yaklaşıyoruz, prömiyer heyecanı kendini belli ediyor bu hafta. Bir
taraftan da yine nazardan mı Merkür retrosundan mı bilinmez, neredeyse tüm ekip hafif
şikayetlerle başlıyor haftaya. Retro bitsin, sağlığımız geri gelsin diyor; son sahneden provaya
başlıyoruuz. Oyundaki tekrarların komedi üretiminde çok faydası olacağından bahsediyoruz.
Kadına geliyoruz bir kez daha, bazı repliklerle fark ediyoruz ki kadına bir zavallılık ve eziklik
atfediliyor, oyundaki karakterin yapısına hizmet eden bir durum bu. Bu sayede seyirci
karşısına bir kahramandan ziyade negatif bir örnek çıkıyor, seyircinin canını sıkmayı amaçlıyor
biraz da. Sahneleri hem teknik olarak he de İrfan sayesinde ışıklarla işleyerek provamıza
devam ediyoruz. Annenin ev içi emek söz konusu olduğunda çok otoriter olduğunu, geri
kalan konulardaysa kocasının üstünlüğünü görüyoruz. Kocası itinayla kendi eşyalarının yerini,
Gustav’ın yerini karısına soruyor; böylece bütün sorumluluğu kadına yüklemiş oluyor. Öte
yandan babanın Gustav’ı arayışında ve yaşadığı kaygıda, babalık otoritesi ve baba oğul
arasındaki mülk ilişkisi yatıyor. Oğlunun gelmeyişi üzerine evdeki hayatı da kilitliyor, çeşitli
krizler yaratıyor. Bu oyundaki anne-baba-çocuk ilişkisini toplumsal cinsiyet rollerinin ve/veya
otoritenin kurulması olarak yorulmayabiliriz, bütün bu meseleler oyunda örülmüş durumda,
diyor K.A.
Bütün bunları konuştuktan sonra teknik akışımızı sonlandırdık, ara verip 15.30’da geri indik.
15.40’ta başladığımız akışımızda birkaç seyircimiz vardı bugün, yaşasın! Hayat Seni Çok
Seviyorum (11-12 Ekim’de moda sahnesi’nde, haberiniz ola) afişini ve animasyonlarını
tasarlayan Saeed Ensafi, eşi Seher ve Caner’in kardeşi Münir Can bizlerleydi, kendilerine çook
teşekkür ediyoruz.
16.45’te provayı sonlandırıp yemeğe çıkıyoruz. yarın görüşürüz <3
sevgiler,
ayşe sinem
20.09.2022
selamlar,
Bugün hava baya serin, sonbaharı iliklerimize kadar hissediyoruz. Saat 13.00’te prova için
salona iniyoruz. Önceki gün ufak bir trafik sorunumuz olmuştu, bugün hemen o sahneyi
çalışarak başlıyoruz.
Oyunun hızlı oynanması lazım, oyunun fars olmasının bir özelliği bu, diyor K.A.
Bugün bütün ekip en arkadan izliyoruz oyunu. Oyunun daha net, daha keskin ve daha iletken
olması gerektiğinden en arkadan izleyip gözlemlerimizi paylaşıyoruz. Dramatik anlamda
kendini seyirciye gösteren bir oyun var, olan değil, diyerek ileten bir metin olmasının altını bir
kez daha çiziyor K.A.
13.20’de ışık ve müziği de kapsayan teknik bir prova alıyoruz. Ne kadar aptallaşırsak o kadar
iyi diyoruz karakterler için. Özellikle ebeveynler aptallaşmış bireyler. Çocuklarına şiddet
uygulamıyor fakat kendilerine göre çocuğun hal ve hareketleri onları o tavra itiyor. Öfke
patlamasından ziyade bastırılmaya çalışılan bir sinir, suçlayıcı bir tavır görüyoruz.
“Ergenlik çok devrimci bir şey; Gustav’ı seviyoruz, tüm Gustavlar adına!”
15.20’de yarım saatlik bir mola verdik, 15.50’de akış provamıza başlıyoruz. Akış sonrası günü
kapatıp yemeğe çıkıyoruz.
görüşmek üzere,
ayşe sinem
21.09.2022
günaydın,
Bugün hava buz gibi, ama enerjimiz yerinde. 13.00’te sahneye iniyoruz. Sohbet ederek güne
başlıyoruz. Gustav’ın merkezde olduğu bir başlangıcımız var. Bu başlangıca daha fazla
yoğunlaşmak, onun anlatısını takip etmek finaldeki kontrastı yaratmak adına önemli.
Ardından oyunun müzikleri üzerine konuşuyoruz, müziğin duyulduğu yerlerde de bir komedi
var, diyoruz. Bütün bunlardan sonra 13.20’de akışımıza başlıyoruz, Gustav’ın artık gerçek
yiyecekleri var. Akışın ardından yarım saatlik bir ara verip 15.40’ta salona iniyoruz, Dengin ve
Enes bizimle.
Bir akış provası alıp günü ve haftayı noktalıyoruz.
Doğru okudunuz, yarın ve Cuma prova yok.
Pazartesi görüşmek üzere,
ayşe sinem
26.09.2022
selamlarr,
Bugün taşınmam gerektiğinden provaya maalesef katılamadım, bu yüzden Alaz ve Onur’un
notlarından kopya çekerek bu provada neler yapılmış birlikte bakacağız. Kendilerine buradan
teşekkürlerimi sunuyorum vee başlıyoruz.
12.30’da sahnede toplanılmış, dekordaki ufak tefek eksikler giderilmiş, 13.10’da provaya başlanmış.
Oyunun küçük burjuva aile yapısını anlatan bir oyun olduğuna ve bu yapının ancak soytarılık ile
anlatılabileceğine değinmiş K.A. Yazarın yaptığının trajik olanı soytarıca anlatmak olduğundan
bahsedilmiş. Ardından teknik bir akış provası alınmış, 16.30’da yemek molası verilmiş. Bugün hava
müthişti, yemekte onlarla olabilmeyi çok isterdim fakat hayat…
“Bu oyun anne ve babanın içindekini dışarı çıkardığı bir oyun. Bu bir Heimlich manevrası oyunu.”
18.20’de sahneye dönülmüş ve her şeyiyle bir akış provası alınmış. Saatler 19.16’yı gösterirken de
paydos denilmiş.
Prömiyere son 8!
Yarın görüşmek üzere,
ayşe sinem
27.09.2022
selamlarrrr,
Bugün 13.20’de sahneye girdik, dün ben yurda yerleşme telaşındayken kostümler
tamamlanmış, dekorda değişiklikler yapılmış, kaçırdığım için çok kıskandım. Okulumda
(Boğaziçi Üniversitesi) birçok öğrenci yurtsuz ve açıkta kalırken başımı sokacak bir yurdum
olduğuna şükür mü etmeliyim yoksa değişen prosedürler yüzünden geç yerleşmek zorunda
kalışıma ve dün gelemeyişime mi üzülmeliyim bilemiyorum, neyse bugün buradayız. İşimizin
başındayız.
Bugün Yasin yeniden bizimleee! Oyundaki bazı sahnelerin tekniği üzerine çalışıyoruz,
dokunuşlarıyla sahneleri güzelleştirdikten ve tekniğini oturttuktan sonra yanımızdan ayrılıyor
Yasin, biz de minik bir ara veriyoruz.
14.00’te sahneye giriyoruz ama canımız oyun havası çekiyor, K.A.’nın isteğiyle “Elmaların YA–
Yongası” açıp kurtlarımızı döküyoruz. Bu ekibe acilen bir düğün gerek!
14.20’de İtalyan provamıza başlıyoruz. ardından da 16.20’de de normal tempoda akışımızı
alıyoruz. Sinem de bu akşamki akışta bizimleydi, yine bekleriz 🙂
17.20’de provayı bitirip yemeğe çıkıyoruz. Yorgun ve heyecanlıyız, haftaya bugün düğümüz
yok belki ama prömiyerimiz var!
yarın görüşmek üzere,
ayşe sinem

28.09.2022

merhabaaa,
Bugün çekim günüydü, provaya gidemediğim için ekipten aldığım notlara göre belli
sahnelerin çekimi yapılmış. Prova olmamış, çekim sonrası yorgunluğuyla gün sonlandırılıp
yemeğe çıkılmış, yarın görüşmek üzere!
ayşe sinem
29.09.2022
selam!
Bugün hava sıcak, sonbahar nereye gitti bilemiyorum. 14.30’da sahneye giriş yapıyoruz.
Annenin ev işi yaptığı anların atmosfer geçişleriyle ilişkisinden bahsediyoruz, bu atmosfer
geçişlerinde bazı esler ya da eylemlerin uzun sürmesi bizi bir sonraki atmosfere hazırlıyor.
Bunu konuştuktan sonra finalin zamanlaması üzerine konuşuyoruz, bu zamanlamada
seyircinin de payı olacak aslında. Bütün sahneleri işleyerek ilerliyoruz veee ardından selam
çalışıyoruz!
“moda sahnesi selamda koşar, yürümez!”
16 olduğunda bir molaya çıkıyoruz, bugün Orçun oyunun fotoğraflarını çekecek. Molanın
ardından akışımız için sahneye dönüyoruz. Geçenlerde Elmaların Yongası dinlemiştik, bugün
de Ezgi’nin Günlüğü’nden Sabah Türküsü dinliyoruz. Akış öncesi şarkı dinlemek ritüelimizi de
gerçekleştirdikten sonra 16.20’de provaya başlıyoruz. Orçun harika fotoğraflar çekiyor,
provayı sonlandırıp yemeğe çıkıyoruz.
Yarın haftanın son provasında görüşmek üzere,
ayşe sinem

30.09.2022

selamlar!
Bugün Cuma, günden güne salıya daha çok yaklaşıyoruz. 14.20’de sahnede toplanıyoruz,
oyun ve karakterler üzerine oyuncular son yorumlarında bulunuyor. Kadın hakkında
konuşuyoruz, anne dört duvar içine hapsolmuş bir kadın, erkeğin boyunduruğu altına girmiş
bir kadın. Gustav gidince doğan şey aile için çok kıymetli, anne Gustav’ın gidişine kadar
arzularını baskılıyor. Çocuğunun gidişiyle bastırdığı bu arzularını hatırlıyor. Tabii tüm bunlar
18 sene sonra ortaya çıkıyor fakat burada bir zamanlama hatası var. Bu arzular 18 sene sonra
hatırlanacak şeyler değil ancak anne kaybettiği bir şeyi hatırlıyor, Gustav’ın kaybıyla birlikte
arzuları devreye girmiş oluyor. Başka bir hayat mümkün, diye düşünmeye başlıyor
ebeveynlerimiz. Özellikle anne bunu yaşıyor yalnız kaçırdığı bir şey var, mesele sadece çocuk
bakımı değil, onun arzularına engel olan şeylerden biri de kocasının bakımı. Kocasını çok
içselleştirmiş. Annenin çocuklu hayatında aile makinesi hakkında bir fikri vardı ama
çocuğunun gidişiyle bildiği makine durdu, kendi arzuları da çoktan çürümüştü. Makine durdu
evet ama başka imkanlar ortaya çıktı.
Bunları konuştuktan sonra Gazete Duvar’da Fatmagül Berktay’ın yazısına da değinerek
konuşmaya devam ediyoruz. Erkeğin tek tanrı olup kadının köleleştirilmesine dair olan süreç
ezelden beri var olan bir şey, çok eski bir hikâye. Eril zihniyetin geçmişi çok eski. Bunun
dışında oyunun orijinal metnindeki din vurgusu, Hristiyan mitolojisindeki baba oğul kutsal
ruh parodisini gördüğümüz bir vurgu. Tek tanrılı dinler nasıl bir üçgen kuruyor ve bu gündelik
hayata nasıl yansıyor’u gördüğümüz bir vurgu.
Bu oyuna postmodern diyemiyoruz, yazarın kafası postmodern çalışıyor fakat bu, metinde
açık değil. Bir taraftan da çok net bir metin var karşımızda; kültürü gösteriyor, kapitalizmi
gösteriyor, tutsaklığın mekanizmasını gösteriyor. Sorular da sorduruyor bize, örneğin anneye
babaya ne yapılmış da bu hale gelmişler? Neden kadınlık değil de erkeklik kurulmuş? Neden
kız çocuk değil de erkek çocuk?
Babamı Kim Öldürdü oyunundan bahsediyoruz; o bir anlatıydı ve devrimin gerekliliğini oyun
söylüyordu, bu oyun ise drama, tam bir oyun ve bu oyunda devrimin gerekliliği söylemini
seyirci üretecek. Çünkü Eve Dönüşler negatifin oyunu, seyirci bunu görecek, eyvah diyecek ve
devrim söylemini seyirci kuracak.
Oyunda anne-baba, seyirciyle konuştuğu yerlerde haklı çıkmak amacıyla seyirciye yöneliyor,
siz de bizim gibisiniz diyerek ortaklık kuruyor. Anne-babanın ortaklığına katılan seyirci ise
aslında bir suça ortak olduğunu anlıyor. Metindeki bu seyirciye yönelme hali epik bir unsur.
-Bugün oyuna dair uzuuun uzun konuştuk gördüğünüz gibi, aktarmaya devam ediyorum-
“Eve Dönüşler çocukluğun potansiyelinin anne ve baba tarafından nasıl eritildiğini, yok
edildiğini gösteren bir oyun. Bununla da kalmıyor, toplumsal cinsiyet modellerinin nasıl
kurulduğunu gösteriyor, annelik-babalık-kadınlık-erkeklik üzerine çokça şey gösteriyor.”
Motor sahnesinde aslında cinsellik konuşuluyor diyoruz, erkeklik tekrar tekrar kuruluyor,
neden erkeklik? Çünkü kapitalin motorunda erkek var, bu kapitalist döngüyü sağlayan erkek.
Anne de her zaman değil ama bazı durumlarda otoriter olmaya çalışıyor, genelde ev içi
emeğe dair şeyler bunlar. Ya da babayı kışkırtmaya dair şeyler. Söylemlerini üstü kapalı dile
getiriyor, örneğin yine motor sahnesinde “Dikkatli ol Gustav.” kısmı korunmasız ilişkiye girme
uyarısı aslında ama başka bir dilde.
Eve Dönüşler’in bir diğer çok önemli kavramı da notun başında da bahsettiğim gibi arzu. Arzu
zaten yeni metinlerde de çokça üstünde durulan bir kavram, bu oyunda olduğu gibi. Arzumuz
olmazsa değişimi de istemeyiz.
Bu oyundaki arzu yavan bir arzu aslında, indirgenmiş bir arzu. Bir odayı ele geçirmeye dair bir
arzu. Bu şekilde bir yerlere gelebileceğini düşünen bir orta sınıf zekası gördüğümüz.
-Okuduğunuz üzere çokça konuştuk, teknik provamızı oyun üzerine fikirlerimizi paylaşarak
geçirdik.-
“Metni konuşmaktan vazgeçmeyeceğiz.”
Ara verdik, çay kahve içip konuştuğumuz şeyleri sindirdik. 16.00’da akışımız için sahneye
indik, bugün ufak bir seyirci kitlemiz vardı. Provanın ardından yemeğe çıkıp günü kapattık,
provaların yavaş yavaş sonuna geliyoruz, Pazar günü görüşmek üzere!
ayşe sinem

02.10.2022

merhaba!
Bol yağmurlu bir Pazar gününden selamlar. Salı’ya çok az kaldı, bugün bir teknik prova bir de
akış almak amacıyla buradayız. Saat 15.00’te hepimiz sahnede toplanıyoruz. Dekordaki
detaylar üzerine konuşuyoruz, ardından ışık ve seslere bakacağımız ve ezber akıtacağımız
teknik provamıza başlıyoruz.
“Aile konuşmaya hevesli ama eylemi geciktiriyor sürekli. Bu bence oyunun ana motifi, aynı
zamanda bir absürt tiyatro motifi. “
Babanın ve annenin cinselliğini evlilik için satmasından bahsediyoruz. Bir de bu ailenin
emekliliği yakın gibi. Az önceki cinsellik atfı ile arkadaşları Amundsen’den bahsettikleri kısım
oturuyor. Ailenin canı sıkılıyor aslında.
Babanın işte terfi alması çok güzel bir insansızlaşma örneği. Terfi alınca çocuğun yasını
unutuyorlar.
Bir de son sahnedeki hırsızlık sahnesini politik bir taraftan düşünüyoruz. Bu esasında
mülkiyetin çalışma prensibi diyoruz, mülkiyet de önce hırsızı yaratıyor ardından suçluyor.
Provamızın ardından küçük bir ara verip seyircilerimizin de eşliğiyle akışımıza başlıyoruz.
Ardından18.00’de günü kapatıyoruz. Yarın genel provada görüşmek üzere!
sevgiler,
ayşe sinem
03.10.2022
selamlarr,
Okul dönemi başladığından dersten çıkıp provaya koştum, 5 sonrasına yetiştim, öncesinde
neler yapılmış ekibimizden öğrendim, hemmen aktarıyorum:
Bugün İBB Kültür Sanat ile röportaj yapılmış, bunun için herkes saat 14.00’te sahnede yerini
almış. Röportaj ve akışın ardından yemek arası verilmiş. Ben de yemeğe çıkarken ekibe
yetiştim.
Yemeğimizi yiyip çayımızı içtikten sonra sahneye döndük. Başta söylemeyi unuttum ama
bugünün en özel yanı seyircili genel provamızın olması!
Saat 19.00’da yarım saatlik bir teknik prova aldık. Teknik akışın ardından oyuncularımızı
kulislere uğurluyor, misafirlerimizi salona davet edip 20.30’da son genel provamızı aldık.
Gelen herkese teşekkürler! Yarın prömiyerde görüşmek
üzere.
ayşe sinem
04.10.2022
MERHABA!
Bugün prömiyer günü, keyfimiz de heyecanımız da yerinde. 17.00’de sahnede toplandık,
önceki gün yaptığımız seyircili genel prova üzerinden bazı noktaları konuşarak başladık.
17.24’te (25 değil 24) teknik bir prova aldık, ardından K.A. bir prömiyer anısı olarak
tutacağımız şahane kitaplar hediye etti bize. 18.41’de bitirdik teknik provamızı (evet 41),
19.30’a kadar molaya çıkıp oyuncularımızı kulise kendimizi ise fuayeye yolladık. 20 civarı
harika bir kalabalık oluştu tiyatro önünde, ben bu oyun öncesi kalabalıkları izlemeyi hep çok
sevmişimdir. Bu geceyi güzelleştiren ve gelen herkese teşekkürler! Teşekkürlerin en büyüğü
tabii ki Eve Dönüşler ekibine, emeği geçen herkese ve moda sahnesi’ne; iyi ki varsınız!
Hayatımın en güzel yazına (Hayat Seni Çok Seviyorum ve Eve Dönüşler’le dolu bu yazı) ve
hayatımın ilk prova notu yazarlığına burada nokta koyuyorum.
Mümkün olan en kısa zamanda görüşmek üzere!
ayşe sinem