Şirreti Evcilleştirmek
(The Taming of the Shrew)
Yazan: William Shakespeare
Çeviren: Emine Ayhan
Yöneten: Kemal Aydoğan
Dekor Tasarımı: Bengi Günay
Kostüm Tasarımı: Gamze Saraçoğlu, Asena Saban
Işık Tasarımı: İrfan Varlı
Oyun Şarkısı: Aykut Karatay
Afiş Tasarımı: Kardelen Akçam
Oynayanlar
Melis Birkan
Timur Acar
Uluç Esen
Sedat Küçükay
Elif Gizem Aykul
Gürsu Gür
Çağlar Yalçınkaya
Ali Büyükkartal
Yasin Yürekli
Asistanlar:
Mesut Karakulak
Onurcan Çelebi
PROVA NOTLARI
10.11.2022
Bugün 10 Kasım, provanın ilk günü..
E prömiyere ne kaldı şunun şurasında, gerçi Gürsu’ya göre 5 Aralık’ta tamamdır bu iş. Ama biz yine de Yasin’in doğum günü için o güne kadar bekleyelim tabi.
Biz oyunu önce kuracağız sonra da bu ‘OYUN’u bozacağız haberiniz olsun. Oyunun içinde zorbalık da yok değil tabi. Ya zorbalıklara karşı bu düzene dur diyecekler ya da sonunda bu ‘rüya’dan uyanacaklar.
He bu arada Melis, Adana’yı ve Adanalıları da çok severmiş. Her oyunda bir Adanalı olmazsa içinde bir ukde kalırmış. Bu arada Melis’in en sevdiği yemek de Adana’nın meşhur yemeği: ‘Horomoz’.
İyice Baptista gibi oldum he. Bu ne memleket sevdası arkadaş. Memleket ile ilgili bir şey duyunca gözleri fal taşı gibi açılıyor valla. Oyunun süresi konusunda da şimdiden bahisler açıldı.
Oyunda sürprizler bitmeyecek gibi duruyor. Neler olacak neler.. Kim bilir ?
11.11.2022
Yattık kalktık hoop burdayız…
Yatış derken açıklık getireyim. Yat yere şınav ! Ihııım.. Bu sabah Melis ile ısınma egzersizleri yaptık da.
Mendil kapmaca oyununu bilir misiniz ? Heh. İşte bugün biz onu da oynadık. Kıyasıya mücadeleler izledik gerçekten. Timur’un seçtiği oyun. Oyun içinde oyun kurduk yani.
E bu kadar çalışmaya karşı masada muzlarımız da hazır tabii. ‘İçimizdeki Maymun’u arıyoruz 🙂
Tabi çalışma sırasında her şey mübah o ayrı. Duvardan duvara, yerden yere bir o yana bir bu yana oohh… ne aksiyon ama. Hücuuummmmm.
Bitiremiyorum bugünü Hortensio kimse gitsin istemiyor, Sly sürekli oynamak istiyor. Evet sürekli her oyunda oynamak istiyor.
14.11.2022
16.11.2022
18.11.2022
21.11.2022
25.11.2022
Merhaba,
13:55’de Grumio (Uluç) ve Curtis (Gürsu) sahneleri ile prova başladı. Dün Nazlı’dan bahsetmiştik size; bugün de misafirimiz kendisi. Hatta artık ekipten. Sürekli o da oyun oynamak istiyor. Oynamadığında da oturup provayı izliyor.
“Shakespeare’de tiplemeyi sağlayan şey, lafların bir enerjisi var onları bulursak bence çok iyi de anlatmış oluyoruz.”
15:07’de Sedat ve Yasin provaya katıldı. Gremio, Baptista ve Tranio sahneleri çalışılmaya başladı.
“Shakespeare’de tiplemeyi sağlayan şey, lafların bir enerjisi var onları bulursak bence çok iyi de anlatmış oluyoruz.” Shakespeare kimseyi aynı konuşturtmuyor. Herkesin kendi karakterinin içinden bir yerlerden konuşturuyor.
16:10’da Melis ve Elif Gizem provaya katıldı. Baptista, Katherina ve Bianca sahneleri çalışıldı. 17:00’da prova sona erdi.
Günün şarkısı;
Sevemez Kimse Seni
Güne ait anekdot;
Shakespeare’a burjuva yazar diyemezsiniz. Burjuvanın nasıl olması gerektiğini de yazan biri değildir. Shakespeare metinleri kuruluş değil, bir yıkılış metnidir. (Franco Moretti)
28.11.2022
Merhaba,
Bugün nerdeyiz ? Büyük Salon’da. Eve Dönüşler’in evine geldik ama kimse yoktu. Yine Gustav’ı aramaya gittiler galiba. Bugün oyun seçme sırası, Elif Gizem’de. Kendisi ninja oyununu oynatmak istedi. Bugünkü oyununun ilk iki eleneni yarım kilo baklava alacak. Kaybeden ilk ikiyi şimdi değil de baklavayı getirdiklerinde açıklayacağım. Ama kazananı açıklayayım. Vee kazanan Elif Gizem.
Bugün ikinci perde çalışılacak.
Sly, bir hışımla girdi ki içeri, ne giriş ama. Ah Sly zor adamsın zor, zapt edilmesi mümkün olmayan bir adamsın. Diğerleri de bu durumdan hiç memnun değil tabi. Gelmesinden hiç memnun değiller. Psikolojik bir mücadele veriyorlar. Grumio’nun keyfi yerinde bu durumla eğleniyor o. Elinde şakşak, tek tek hepsine sallıyor.
15:05’de kısa bir ara verildi. Melis’in elleriyle yaptığı lezzetli minik kurabiyeler afiyetle yenildi. Ellerine sağlık Melis. 15:20’de kaldığımız yerden devam edip sahneleri tekrar edip çalıştıktan sonra 17:05’de prova sona erdi.
29.11.2022
13:00’da büyük salonda prova ısınma egzersizleriyle başladı. Daha sonra Ali’nin seçtiği 3 sayı 1 hareket oyunu K.A.’nın yönetimiyle oynanmaya başladı. Bugünkü oyunun kazananları, Elif Gizem ve Ali oldu. Gerçi Elif Gizem, Sedat’ın getirdiği kolonyanın kapağını kırsa da tamiratı için kendine has çözümleri de oldu tabi.
Bianca, Lucentio sahneleri, Yeşilçam filmlerini aratmadı hani. Tam bir aşk kumkuması. Onları izlerken de “Baharda kuşlar gibi, geldin kondun dalıma, susamıştım sevgiye, çiçekler sundum sana.” şarkı sözleri kafamızın arka fonunda bizlere eşlik etti elbette. Hortensio ile Tranio ise bu aşkın karşısında virane aşık gibi çılgına dönseler de birbirlerini teselli etmeye çalıştılar.
10 dakika ara verildi. Ardından Gremio, Tranio, Lucentio sahneleri çalışıldı. Hemen sonrasında Grumio ve Curtis sahneleriyle devam ettik. Grumio buldu yine Curtis’in zaafıını.
Kate ve Grumio sahnesiyle bugünlük prova sona erdi. Yarın görüşmek üzere…
Güne ait anekdotlar;
Shakespeare’in en değerli ve önemsediği kavram ‘itibar’dır. (Ka)
Komedi diye düşünmeyin. Komedi değil durumlar güldürecek..
06.12.2022
Pazartesi
20.12.2022
26.12.22
Pazartesi,
Selam olsun yeni bir güne, yeni bir haftaya, yeni heyecanlara, selam olsun 5 Ocak’a, beklenilen prömiyerlere, selam olsun Shakespeare’e…
26 Aralık 2022 büyük salona koşarak geçiş günümüz. Hem de kostümlü. Evet. Kostümlerimiz geldi, buyrun efendim sıcak sıcak! Bir şey söyleyeceğim. Çok iyiii bee! Ellerinize sağlık Gamze ve Asena.
Bizim Petruccio’nun lord olmadığını sadece gerçek lord biliyor. Diğer oyuncular Petruccio’nun kimliği hakkında bilgi sahibi değil. Giydiği de yakışıyor hani yemeyelim hakkını. Ya da giymedikleri, dur bakalım vermeyelim bir spoiler
Yarına görüşme üzere, hadi hoşçakalın.
Taraftar… Kimdir nedir? Bunun bir “kimlik” olduğunu kabul etmemizi isteyenler var… Oysa kimlik kapalı bir şeydir, tanımlanır ve tanımlandığı yerde durur-kalır. Oysa varoluş sürekli hareket halindedir ve “kimlik” kavramıyla kavrana- mayan bir açıklığı, belirsizliği vardır.
-Ulus Baker, “Simmel’in Yabancısı”
Baker, “Simmel’in Yabancısı,” Beyin Ekran, der. Ege Berensel, İstan- bul: Birikim, 2011, s. 326.
27.12.22
Salı,
Tüm ekip saat 14:00’de provaya başlamak için toplandık. Bugün karakterlerimiz karşılıklı oturup başladılar konuşmaya. Birbirlerini daha iyi tanıdılar. Bizim Petruccio Sakaryalıymış yeni öğreniyoruz bak. Biz oysa ki kendisini Padualı biliyorduk. Neyse bize her yer Padua. Sıcak sıcak simiitt! Simit, peynir, çay üçlüsüyle kısa bir ara verdik. Simit demişken, elimizde erkeklik açısından iyi bir mamül var, adı Petruccio. Antonio’nun oğlu olur kendisi.
Shakespeare’de geçen edebi form metnin hakikatliğini bozmaz. Taam mı ?
Felsefe ve Komedi
Bu karşılaşmadan bir hayır çıkar mı? “Komedi hakkında felsefe yapmanın” faydası nedir ? Aslında muhtemelen pek bir faydası yoktur, ama komedi tam da burada felsefenin yardımına koşabilir. “Felsefe yapmak” çoğunlukla fena halde faydasız bir iş gibi görülür. “Felsefe yapmayı bırak da işini adam gibi yap!” ya da bu buyruğun son versiyonu “Felsefe yapmayı bırak da hayatın keyfini çıkarmaya bak!” bize bunu hatırlatan iki ifadedir. Ama felsefenin komediyle paylaştığı şey de tam bu reddir; şeylerin artık herhangi bir dolaysız amaca hizmet etmeyip hedefi şaşırdıklarında (ve —umalım ki —¬ başka, beklenmedik bir yeri vurduklarında), bırakmanın reddedilmesidir; “Bırak şu komikliği!” lafının da bu türden başka bir ifade olmasının nedeni de budur. Nitekim “Kavramsallaştırmaya dirençli olduğu dillere destan olduğu halde komediyi kavramsallaştırmaya çalışmak da niye ?” sorusuna şu soruyla cevap verilmelidir. İş komediye geldiğinde felsefenin en içinde ki komediyi neden bırakalım ki ?
Zupancic, “Komedi Sonsuzun Fiziği”, Tuncay Birkan, Metis, 2011
28.12.22
“Dışarıdan sesler geliyor, bağırış çağırış kim ya bu?” derken meğer bizim Petruccio çıktı. Dokuz yiğit çıktı meydane, dokuzu da birbirinden merdane. Evet bugün meydan sahne olarak ilk provamızı almaya başladık. Tencere ile bowling oynadıktan sonra, meydan sahnede nasıl konumlanmalıyız, giriş ve çıkışlar hangi taraflardan olacak üzerine çalıştık. Katherina ve Petruccio adeta boks ringinde gibiler. Bir Kate, bir Pet, bir Kate, bir Pet biri hamle yapıyor biri gard alıyor.
Bizim Cambio meğer neymiş! neredeyse bütün dilleri biliyor. Size de farklı dillerde bir şeyler söylemek istiyor kendisi. İşte buyurun…
We welcome everyone to our play on January 5th.
Omnes ad ludum ad diem 5 mensis Ianuarii excipimus.
Damos as boas-vindas a todos no jogo de 5 de janeiro.
Damos la bienvenida a todos al juego el 5 de enero.
We heten iedereen welkom bij de wedstrijd op 5 januari.
İtiraf: Translate çevirisi bu nedenle hatalı yazım varsa mazur görün. Aslında demek istiyorum ki, “5 Ocak’ta hepinizi oyunumuza bekliyoruz.”
Günün Şarkısı, ‘Yalnızım’
Günün tekerlemesi, “Bir berber bir berbere, bre berber, gel birader, biz beraber Berberistan’da bir berber dükkanı açalım” demiş.
29.12.22
Gremio evlenmek için tüm şartları zorlamaya ant içmiş gibi. Ölebilme ihtimalini bile pazarlık konusu yapıyor kendisi. Petruccio arada mızmızlansa da oyun oynamayı çok sevdi. Taklitlerin her türlüsünü yapabiliyor. Ne isterseniz ben yapmaya hazırım diyor ama hani kendisini de naza çekiyor. Blender gibi ortalığı karıştırıp, olayları birbirine çarpıtmakta ise Grumio gibisi yok sahiden. Blender ama, el blenderı; yavaş yavaş, evire çevire incelikli işçilik yapıyor kendisi. Geldi at sahnesi.
At üstündeki bir adam, hem ruhen hem de fiziksel olarak yayan bir insandan daha büyüktür. – John Steinbeck
Petruccio da baskın egemenliğini sürdürmek için Katherina ve Hortensio ile birlikte ata binip, “Gelin ata binmiş ya nasip demiş.” diye söylene söylene kişneyen atıyla koyuldu yola.
William Shakespeare – Soneler (66.Sone)
Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni,
Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez.
Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini,
Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,
Değil mi ki ayaklar altında insan onuru,
O kızoğlan kız erdem dağlara kaldırılmış, Ezilmiş, horgörülmüş el emeği, göz nuru,
Ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş,
Değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın,
Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene,
Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın,
Değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemen’ e
Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama,
Seni yalnız komak var, o koyuyor adama.
Başlık Seçimi Üstüne
Shakespeare’in kelimesi kelimesine Türkçe çevirisi “Şirretin Evcilleştirilmesi” (The Taming of the Shrew) olan oyununun başlığı, muhtemelen kısalığı ve aşina tınısı nedeniyle Türkçede 1934’ten bu yana Hırçın yahut Huysuz Kız şeklinde yerleşikleşmiştir. Moda Sahnesi olarak Şirreti Evcilleştirmek başlığını neden seçtik peki?
Öncelikle, “şer” ile etimolojik bağından ötürü “şirret” diye karşıladığımız shrew sözcüğü İngilizcede ilk olarak, saldırganlığıyla ve kulak tırmalayıcı sesiyle bilinen sivri burunlu bir fare cinsine (Sorex cinsi) atıfla kullanılmıştır.[1] Bu fare cinsi daha sonraları cadılarla da ilişkilendirilmiştir. Sözcük ortaçağda “şeytan ruhlu, art niyetli veya kötü huylu adam” (Oxford English Dictionary) anlamında kullanılmaya başlanmış, bu kullanım on dördüncü yüzyıl sonunda Şeytanı da kapsar hale gelmiştir. Sözcüğün “geçimsiz ve dırdırcı kadın” anlamında kullanıldığı, bugüne kadar saptanmış ilk yazılı kayıt, Chaucer’ın Canterbury Hikâyeleri’ndeki (1387-1400) “Tüccarın Hikâyesi”nin sonsözüdür. Chaucer döneminde sözcük hem kadınlar hem de erkekler için kullanılırken, yeniden tanım kazanan aile içi cinsiyet rolleri çerçevesinde zamanla sadece geçimsiz gözüyle bakılan kadınlar için kullanılır hale gelmiştir. Aynı dönemde, sözcüğün dırdırcı, geçimsiz, vs. addedilmeyen kadınlar için basitçe “karı” (evli kadın) ve “kadın” anlamlarında kullanıldığına da rastlanıyor. Sözcüğün şeytan, cadılık ve genel olarak şerle ilişkisi ise değişmeden kalmıştır. Shakespeare de Şirreti Evcilleştirmek’te sözcüğü “şeytan,” “huysuz,” “baş belası,” “cadaloz,” “cadı,” “melanet,” “cehennemlik,” “aksi,” “iblis” gibi, bu yan anlamları çağrıştıran bir söz dağarcığı içinde kullanıyor. Shakespeare’in sözcüğü dönemin kadın düşmanı “şirret” ve “evcilleştirme” söylemi içinde yer bulduğu haliyle kullandığı tek oyun Şirreti Evcilleştirmek’tir.
“Evcilleştirme” ifadesine gelince, dönem Avrupa’sında şirret addedilen kadınları ve hayvan evcilleştirilmesi tekniklerinden mülhem evcilleştirilme tekniklerini konu alan, Shakespeare’in de oyunda bolca atıfta bulunduğu sayısız masal, halk şarkısı, risale, kitap ve hikâye dolaşımdadır. Hatta oyunda “insan”ın hayvanlıktan insanlığa dönüşüm yolculuğu da bir nevi evcilleş(tiril)me olarak ele alındığından, evcilleştirilen şirretin içgüdüleri bastırılarak toplumsal mekanizmaya dahil olan (modern) “insan”ın ta kendisi olduğu bile düşünülebilir. Bu anlamda Shakespeare evcilleştirme retoriğini hayvanların ve doğanın evcilleştirilip sömürgeleştirilmesinden başlayarak, dayatılan cinsiyet rollerine uygun davranmayan kadınların aile kurumuna yerleştirilecek şekilde evcilleştirilmesine ve nihayet toplumsal ve politik hayvan olarak “insan”ın süregiden evcilleştirilmesine kadar uzanan geniş bir eleştirel planda kullanmaktadır. Biz de evcilleştirme sözcüğünü bu eleştirel bağlamından ötürü koruduk. Türkçedeki bu yeni başlığın kulağa bir nebze aşinalıktan uzak gelmesi, umuyoruz ki, oyunun işaret ettiği, geçerliliğini halen koruyan problemler üzerine düşünmek için bir vesile olur.